Italya’da “Turk” imgesi uzerine yaptigim calismamin ust
basligi “Annecigim! Italyanlar (geliyor kacalim)!” mi?, alt basligi
ise Geceyarisi Ekspresi’nin Ingilizce’den Italyanca’ya cevirisinde ‘Turk’
Imgesi dir. Ust ve alt basliklarinda altinda bulunan ve Turk
karikaturisti Piyale Madra tarafindan cizilmis karikatur, calismamin
kapaginda yer almaktadir. Kiz cocuk Italyan kulturunu, erkek cocuk ise Turk
kulturunu simgelemektedir. Bu karikatur, calismam ile ilgili olarak farkli
anlamlarin cikarilmasina olanak vermektedir. Verilebilecek anlamlardan biri,
Turklerin kendilerini Batili(lasmis) olarak gorurken Italyanlarin bunu kabul
etmemeleri ve bu konu ile ilgili olarak Turklere kusku ile bakmalari ve
onlari hor gormeleri, buna karsin Turklerin once cok dogal bir bicimde onlar
gibi olduklarini soylerken daha sonra onlar tarafindan reddedilmelerine
kizarak tepki vermeleri, Italyanlarin da bu tepkiye saskinlik duymalari
olabilir. Duyulan butun bu kizginliga ragmen, cikarilan bu anlamda en onemli
nokta Turklerin Italyanlari sevmesidir. Olasi bir baska anlam, Turklerin
Batili(lasmis) olduklari iddasinin cok naif ve gercekci olmayan bir idda
oldugu ve iki kultur arasinda iletisim sorunlarina neden oldugudur.
Calismanin ust basligi ve kapakta kullanilan karikatur olabildigince cok
Italyanin kitaba dikkatini cekmeyi amaclamaktadir.
Ingilizce orjinal metni inceledikten sonra bu metnin hemen
her sayfasinda bir ya da bir kac Turkce sozcugun bulundugunu saptadim.
Amerikan ve Italyan kulturlerinde Turk kulturunun “oteki” olarak
algilandigini bilen bir kisi olarak, bu Turkce sozcuklerin Ingilizce ozgun
metinden Italyanca ceviri metne nasil aktarildigini bir ceviribilimci olarak
merak ettim. Ayrica, soz konusu aktarimin Italyanca ceviride Turklerle
ilgili Ingilizce metinden farkli bir imgenin olusmasina neden olup
olmadigini ogrenmek istedim.
Calismamin en onemli hedef kitlesi Italya’daki
ceviribilimcilerdir. Kanimca, bu kisilerin dikkatini Turkiye’ye cekebilmek
ve bazilarini Turkceyi kullanmadan “Turk” imgesi cercevesinde ceviribilim
arastirmalarina yonlendirebilmek calismanin ceviribilime en onemli katkisini
olusturmaktadir. Bu katkinin onemi, bugun Italya’da Turkce ile Italyanca
dillerini kullanarak ceviribilim arastirmasi yapan hic bir bilimadaminin
olmadigi gozonunde bulunduruldugunda daha da iyi anlasilabilir. Kuskusuz,
sosyalbilimciler, tarihciler ve bilimadami olmayan ama belli bir egitim
duzeyindeki Italyanlar da calismanin diger potansiyel okuyucularini
olusturmaktadir.
Calismamdaki temel varsayim, ceviri metin cevirmen
tarafindan olusturulurken ozgun metnin bazi degisikliklere ugramasinin bir
zorunluluk oldugu ve bu degisikliklerin cogu zaman dilsel ve estetik
kaygilardan cok tarihi, kulturel, sosyal ve ideolojik nedenlerden
kaynaklandigidir.
Calismamda vardigim sonuclar tum Italyan kulturu ya da tum
Italyancaya yapilan ceviriler icin gecerli olmayip sadece Geceyarisi
Ekspresi’nin Italyanca cevirisi ile sinirlidir. Bu ceviriden elde edilen
verilerin yorumu ise bir denence (hipotez) niteligi tasimakta olup bu
yorumun gecerliligini baska arastirmalarin verileri uzerine yapilan
yorumlarla sinamak gerekmektedir.
Calismam 6 bolumden olusmaktadir. Bunlar sirasiyla Onsoz,
Giris, Veriler, Verilerin Tartisilmasi, Sonuc ve Kaynakcadir. Giris bolumu,
Problem, Amac, Onem, Varsayimlar ve Sinirliliklar altbolumlerinden
olusmaktadir. Veriler kendi basina tek bir bolumdur. Verileri daha sonraki
bolumde once kisa bir bicimde Amerikan, sonra kapsamli bir bicimde Italyan
kulturu acisindan tartistiktan sonra bu bolumde son olarak gunumuz
Italya’sindaki “Turk” imgesine iliskin bazi kapsamli elestirel goruslerime
yer verdim.
Calismamin hem sayfa hem de bolum sonlarinda notlar
kullandim. Sayfa sonlarindaki notlar ile okuyucuyu calismamin kaynakcasina
yonlendirirken, bolum sonu notlari ile okuyucuyu okudugunu daha iyi
anlayabilmesi icin Turkiye ile ilgili cesitli bilgiler verdim.
Onsozde bu calismayi yapmama neden olan oznel gerekcelerimi
acikladim: 30 yildir Italyanlarla olan iliskilerim sirasinda Italya’da
karsilastigim cok defa gercek disi ve olumsuz “Turk” imgesi. Ilk once
Turkiye’de karsilastigim bu imgeye iliskin anilarima yer verdim. Bunlardan
bazilari sunlardir: Turk kadinlari otmobil kullanma hakkina sahip degildir;
bir italyan kadin icin Turkiye’ye tek basina gelmek tehlikelidir; Turklerin
buyuk kismi escinseldir; Ataturk Musolini ve Hitler gibi bir diktatordur;
Turkiye fakir bir ulkedir; Hz. Muhammed kadinlari kolelestirirken Hz. Isa
onlari ozgurlestirmistir; Turkler sevecen ve konuksever olamaz. Daha sonra
ayni imge ile ilgili Italya’daki anilarimin bazilarini dile getirdim.
Bunlara gore, Italyan kadinlarinin Turk erkekleriyle arkadaslik yapmalari
onlenmelidir; Turkler asiri sigara icer, arapca konusurlar; Turkiye’deki
universitelerde ders veren akademisyenlerin hemen hepsi erkektir; Turkler
kara tenli ve siyah saclidir; Geceyarisi Ekspresi Turkiye’nin gerceklerini
anlatan bir filmdir; Turkiye’de gostergebilim ogretilmez (bunu soyleyen
Bologna Universitesi’nde Umberto Eco’nun meslektasi bir akademisyen hanim);
Turkler belki bugun iyi insanlardir, ama eskiden kotuyduler (bunu soyleyen
Bologna Universitesi’nde bir docent hanim); Turkler barbardir, kadin, cocuk,
ihtiyar, yasli demeden insanlari oldururler; gecmiste Turkler Ermeni
“soykirimi” yapmislardir, bugun de Kurtlere insanliga sigmaz bir bicimde
zulm etmektedirler; Turkiye’de musluman olmayanlar icin din ve vijdan
hurriyeti yoktur; bir Turk butun bunlarin aksini soylerse ona inanilmaz
cunku o Turktur; bir Turk kendini Avrupa’li olarak tanimlayamaz cunku o bir
Afrikalidir ve Turkiye Avrupa Birligine hic bir zaman girmemelidir; Turkler
boktan insanlardir cunku Turkiye’deki Italyan Lisesi’nde ogretmenler
komunizm propagandasi yapamaz, Kurt sorununu derslerde tartisamaz. Bu
orneklerin disinda Italya’daki “Turk” imgesine iliskin deneyimlerim
cercevesinde 2003 yilinda Bologna sinematek’inde Ararat filmini gormeye
gittigime ve film sonunda filmin yonetmeni Atom Egoyan ile yapilan Ermeni
“soykirimi” soylesisinde bu iddayi kabul etmeyen bir gorusu dile getirmek
istedigimde bana soz hakki verilmedigine yer verdim. Yine 2004 yilinda
Venedik Universitesi’nin katkilariyla duzenlenen “bilimsel” bir toplantida
da bu konu ile ilgili olarak tarafima konusma hakki verilmedigini belirttim.
Bu anilarimi dile getirdikten sonra bunlarin Italya’daki her Turk’un
yasabilecegi genellikte ya da temsili nitelikte oldugunu idda etmedigimi,
ama benimkilere benzer olaylarla baska Turklerin ve hatta Italyanlarin da
karsilastigini ifade ettim ve ardindan bu kisilerin tarafimdan anket yoluyla
elde edilen goruslerine yer verdim. Bologna universitesin’de yardimci docent
olan Dario Spelta’ya gore, Turkiye Erasmus programina girdikten sonra Ankara
Universitesi’nin bazi fakulteleri Bologna Univeristesi ile ogrenci ve
akademisyen degisimi yapmaya karar vermistir. Bu durum, Bologna
Universite’sinin rektoru tarafindan ilgili Italyan akademisyenlere
anlatildiginda bir docent hanim, Turkiye gibi bir ulkeye genc kiz
ogrencilerin gonderilmesinin tehlikeli olacagini belirtip, boyle bir degisim
progmani tasvip etmedigini belirtmistir. 5 yil Turkiye’de yasamis ve bu
zaman icerisinde Italyan Lisesi’nde okumus Enrico Zanetti ise Italyan
basinininda Turkiye ile ilgili hemen her zaman olumsuz haberlere yer
verilmesini anlayamamaktadir. Italyan arkadaslarina Turkiye’nin guzel ve
konuksever bir ulke oldugunu, bu ulkeden bir cok olumlu ani ile ayrildigini
soylediginde, kimse kendisine inanmamis ve onu artik Turk olmakla
suclamislardir. O zamandan beri Zanetti Turkiye’nin olumlu ve guzel
yonlerini onlarla konusmaktan vaz gecmistir. Profesyonel turist rehberi ve
kimya muhendisi Aysenur Ozol-Guclu Rai 1 televizyonunda izledigi Turkiye ile
ilgili bir programi soyle degerlendirmektedir: “ben bu programda Turkiye’yi
degil bir Ortadogu ulkesini gordum. Eger Turkiye bu programda gosterilen
ulke ise ben Turkiye’de yasamiyorum.” 2002 yilinda Italyan Lisesi’nden mezun
olan Elcin Yoruk Bologna Universitesi’ndeki egitiminden yaklasik 2 yil sonra
Italya ile ilgili su sonuca varmistir: “Bu ulkede ben insan haklarina sahip
degilim, sahipsem de onlari kullanabilmeyi bilmiyorum ya da Turkiye o kadar
guzel bir ulkeki onun yerini hic bir ulke dolduramiyor.” Italyan Lisesi’nden
mezun Istanbul Teknik Universitesi Mimarlik tarihi bolumu ogretim uyesi Yrd.
Doc. Dr. Aygul Agir bu ulkedeki Turk imgesi ile ilgili olarak soyle
demektedir: “Italya’da cogu zaman gorulen gercek disi ve olumsuz “Turk”
imgesi kuskusuz hosuma gitmedi, ama kabul etmeliyim ki yuzyillardan beri
kemiklesmis olan onyargilari ortadan kaldirmak hic kolay degil. Galiba tek
cozum bilimde, sanatta daha cok uretmek, Turkiye’yi ekonomik acidan daha
zenginlestirmek.
Bir
pasaportun degeri arttiginda onu tasiyan insanin da degeri artiyor. Ben bu
bilincle, cok mutavazi bir bicimde de olsa, bilimsel calismalarimda
Italyan-Turk iliskilerini incelemeyi bir misyon olarak kabul ettim.”
Istanbul Turist Rehberleri Birligi baskan yardimcisi ekonomist Nur Ozturk 20
yili askin profesyonel turist rehberi tecrubelerine dayanarak su yargiya
varmistir: “Italyanlari tanidikca onlari ne kadar gozumuzde hak etmedikleri
bir bicimde yucelttigimizi fark ettim.” Onsozde son olarak Ege
Universitesi’nde cocuk kanbilimi docenti Buket Erer’in 10 seneyi askin
Italya’daki anilarina yer verdim. Docent Erer, Turk kimligine iliskin
Italya’da karsilastigi sorunlar sonunda, bu ulkede her turlu ilkesinin
yikildigini, insanlarin esit oldugu ve onlari sevmenin ve saymanin bu ulkede
mumkun olmadigini soylemektedir. Italya’da ugradigi ayrimcilik ve
irkciliktan oturu bu ulkede kendisinin ikinci sinif bir vatandas oldugunu
dusunmektedir. Docent Erer’in Kurt sorunu ile ilgili aktardigi bazi anilari
kanimca bu sorunu tek tarafli bilgilerle “bilen” kisiler icin oldukca ilginc
gelebilir. Onsozun son bolumunde, Italya’daki “Turk” imgesine iliskin benim
ve diger Turk ve Italyanlarin yasadigi yukardaki iletisim sorunlarinin
calismamin oznel gerekcelerini olusturdugunu belirttim. Calismayi yaparken
benzer iletisim sorunlarini Italyan akademisyenleriyle de yasadigimi
soyledim. Ornegin bir profesorun Hunlularin Turk oldugunu soyleyen bir Turk
akademisyene atifta bulundugum icin bana milliyetci dedigini; ayni Italyan
akademisyenin bu Turk arastirmacinin Italo Calvino’nun geleneksel olumsuz ve
gercek disi “Turk” imgesine katkida bulundugunu belirten goruslerine yer
verdigim icin de bana paranoyak dedigini yazdim. Bir baska Turk Dili ve
Edebiyati akademisyeni ise calismamda “Turk” imgesi acisindan Italyan
solunun Italyan sagindan farkli olmadigini belirttigim de, bunu yazmamam
gerektigini, cunku Italyan solunun italyan sagi gibi Turklerle ilgili
onyargilari olmasina karsin boyle bir elestiriye maruz kalmamasi gerektigini
idda etti. Buna gerekce olarak Italyan saginin Turkleri asagilik bir varlik
olarak gorurken, Italyan solunun, tum hatalarina karsin, Turklerle ilgili
onyargilarini zaman icinde asabilmeyi ogrendigini ve asmaya devam ettigini
soyledi. Bu Italyan akademisyene gore, benim Italyan solunu elestirmem
aslinda sola karsi duydugum nefretin bir sonucudur. Bir baska Italyan
profesor ise Farabi’nin, Mevlana’nin ve Ibni Sina’nin Turk oldugunu soyleyen
calismalara atifta bulunmami kabul edilemez ve sovenist bir davranis olarak
degerlendirmistir. Son olarak, bir baska Turk dostu Italyan profesor ise
benim boyle bir calisma yapmami Don Kisot’un yel degeirmenleri ile
mucadelesine benzetmektedir. Yazdiklarimi Italyanlarin anlamasi mumkun
degildir, cunku ne okudaklarini anlayabilmek icin Turk kulturu ile ilgili
arka plan bilgisine sahiptirler ne de anlama istegine. Bu profesore gore,
Geceyarisi Ekspresi gibi sacma sapan bir kitap uzerine calisacagima butun bu
enerji ve bilgimi klasik bir metne yoneltmem bilimsel acidan cok daha
anlamli olurdu. Bu bolumde son olarak neden calismada cok sayida bolum sonu
notuna yer verildigimi anlattim.
Giris bolumunde once arastirmanin problemini ayrintili biri bicimde
anlattim. Bu kisim yaklasik olarak 100 sayfadir ve 50 sayfaya yakin bolum
sonu notunu da icermektedir. 330 sayfalik bir calismada 150 sayfalik bir
giris yazmamin ve neredeyse bunun tamamini calismanin problemine ayirmamin
nedeni calismanin probleminin Italya’da bilimeyen bir problem olmasidir:
Turkiye ve Turklerle ilgili olgularin Italya’ya ulastiklarinda degisiklige
ugrayip baskalasmalari. Calismamin problemini 3 ana kavramsal cercevede
aciklamaya calistim. Once problemi en genel hatlariyla ait oldugu bilim dali
icerisinde tartistim. Calismam ceviribilim ile imgebilim arasinda
disiplinler arasi bir calisma oldugu icin once bu iki bilim dalinda
calismanin problemini okuyucuya anlatmaya calistim: ceviribilimde ve
imgebilimde manipulasyon; esdeyisiyle seçme, ekleme ve çýkarma yoluyla
ceviriyi ve kimligi deðiþtirme. Ikinci asamada problemin arastirilacak
kismini secerek sinirladim: Avrupa kulturunun bir parcasi olan Italya’da
Turklerle ilgili olgularin manipule edilmis imgelere donusturulmeleri ve bu
manipulasyonlarin yapilan bazi Italyanca cevirilere nasil yansidiklari. Son
olarak sinirladigim problemi ayrintilariyla aciklayarak tanimladim:
Geceyarisi Ekspresi kitabinin Ingilizceden Italyancaya yapilan cevirisinde
“Turk” imgesi acisindan yapilan manipulasyonlar.
Bu
kavramsal cerceve icinde ilk once (1.1.1.) ceviriyi manipule edilmis bir
olgu olarak goren Paz, Derrida ve Benjamin gibi filozoflarin goruslerine yer
verdim. Daha sonra ceviri olgusunu farkli kuramsal bakis acilariyla
inceleyen ceviribilimcilere manipulasyon olgusu acisindan degindim. Dilbilim
odakli arastirmacilardan Nida ve Catford’a atifta bulundum. Goruslerini
desteklemek icin ceviri tarihinden Kitab-i Mukaddes, Homeros destani ve
Humanist metin cevirilerine degindim. Farscadan Osmanlicaya, Ingilizceden
Arapcaya, Ingilizceden Turkceye, Almancadan Ingilizceye, Ruscadan Kebek
Fransizcasina, Ingilizceden Fransizcaya, Fransizcadan Ingilizceye,
Ingilizceden Hintceye, Ingilizceden Italyancaya ve Japoncadan Italyancaya
yapilan cevirilerden ornekler verdim. Ayrica manipulasyonlarin sozkonusu
oldugu gazete, tiyatro, bilimsel makale, ulusal ve escinsel kimlik uzerine
roman, reklam yazisi, atasozleri, kaba (kufurlu) konusma, karikatur cevirisi
gibi farkli metin turlerinden ornekler de verdim. Dilbilimsel kuramlardan
sonra, yapi-cozucu kurmalara ve bunlarin arasindan ozellikle
somurgecilik-sonrasi ve feminist odakli ceviri yaklasimlarinda manipulasyon
kavramini kisaca tartistim; Sanskritceden Ingilizceye, Ispanyolcadan
Filipinceye ve Ingilizceye ornekler verdim.
Son
olarak da Robinson, Popovic, Toury, Venuti ve Lefevere gibi kuramcilara
gondermede bulunarak edebiyat cevirisinde manipulasyon kavramina yer
verdim. Bu cercevede Manipulation School adi le taninan kuramcilarin
ceviride meydana gelen manipulasyonlari ozellikle ideolojik, tarihi,
kulturel ve sosyal nedenlerle acikladiklarini yazdim.
Bir
sonraki asamada (1.1.2.) ceviri sureci sonunda ortaya cikan imgenin gunumuz
ceviri arastirmalarinin onemli bir konusu oldugunu Kuran-Burcoglu, Nergaard,
Maier, Payne, Moll, Soenen, Hatim, Carbonell, Gentzler, Álvarez, Vidal ve
Robinson’a atifta bulunarak nedenleri ile birlikte yazdim. 1.1.3. alt
basliginda imgenin manipule edilmis bir olgu oldugu gorusune dikkati cektim.
Imgebilimin arastirma konusunun “oteki” kavrami oldugunu yazdim. Lacan gibi
psikanalistlerin, Lotman gibi gostergebilimcilerin “oteki” kavramina iliskin
bazi goruslerine yer verdim ve bu bilim adamlarina gore “oteki” nin “ben”in
kendisini tanimlayabilmek icin bir zorunluluk oldugu gorusunun altini
cizmeye calistim. Staël, Carré, Wellek, Dyserinck, Leerssen ve Lotman’in
manupule edilmis imge’ye kuramsal acidan nasil yaklastiklarini ve hangi
noktalarda ortak goruslere sahip olup hangi noktalarda gorus ayriligina
dustuklerini gostermeye calistim. Calismanin probleminin 1.1.4. alt
basliginda Avrupa’daki “oteki” imgesi hakkinda bazi bilgilere yer verdim.
Antik Yunan’da “oteki” nin xenos ya da barbasos olabilecegini, “oteki”
sorununun Platon’dan gunumuze kadar Bati metafiziginin onemli bir sorunsali
oldugunu, kozmopolit Helenistik Yunan felsefesinde arkaik ve klasik
donemlere gore “oteki”ne daha hosgorulu yaklasildigini, Roma kulturunun de
hem bu felsefenin etkisi ile hem de farkli kulturdeki toplumlari
imparatorlugu altinda yonetebilmek icin “otekine” goreceli olarak hosgorulu
davranmak ihtiyacini hissettigini, gunumuzde Bati kulturunde “otekine”
iliskin iki felsefi akim oldugunu, bunlardan birincisinin “oteki”ni oldugu
gibi kabul ederken, digerinin asimile etmeye calistigini yazdim. Bunlardan
birincisinin bazi temsilcileri Montaigne, Herder ve Kristeva iken
ikincisinin Condorcet, Kant e Habermas oldugunu belirttim. Tarih icerisinde
Avrupa’da yaratilan ve bir tehdit olarak algilanan “oteki” nin Muslumanlarin
Avrupa’dan surulmesine, Protestanlarin zindik olarak tanimlanmasina ve
Yahudilerin soykirima ugramalarina neden oldugunu Castelnuovo’ya atifta
bulunarak yazdim. Avrupa Yolculuk Edebiyati’ndan, felsefede oldugu gibi,
“oteki” ile ilgili iki farkli bakisi dile getiren ornekler verdim. Bunlar
Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe su ile Cabeza de Vaca’nin
Naufragios’udur. Bati’nin kendi kimligini olusturabilmek icin yarattigi
Egzotik “oteki” imgesinin, somurgeci soylem sonucunda, XVIII ve XIX yuzyil
Avrupa romaninda hayali bir Ortadogu yaratmada da kullanildigini Said’in
“Sarkiyatcilik” yapitina atifta bulunarak anlattim. Joseph Conrad’in
Heart of Darkness adli eserinin somurgecilgi elestirme iddasina karsin
nasil somurgeci dunya gorusunu besledigini belirttim. Somurgecilik ve
“oteki” kavramini once Parla araciligi ile Said ve Bhabha’ya atifta
bulunarak tartistim daha sonra gunumuz “etnik” turizminin farkli kulturleri
birbirlerine yaklastiracagina egemen Bati kulturunun “ucuncu” dunya
ulkelerini “somurge”lestirmesine yaradigini Yegenogluna gonderme yaparak
anlattim. Son olarakta, gunumuzde Bati toplumlarinin “ucuncu dunya”
ulkelerini tanimakta ne kadar uzak olduklarini, bu ulkelerle ilgili
bilgilerinin ne kadar sinirli ve yanlis oldugunu Nomuraya atifta bulunarak
yazdim.
Problemin 1.1.5. alt basliginda “oteki” olarak Avrupa’da “Turk” imgesini
inceledim. Avrupa’da Turklerle ilgili Hacli seferlerinden baslayarak biri
halk digeri soylular tarafindan iki imgenin olusturuldugunu yazdim. Her iki
imgenin de belli ideolojik amaclara hizmet ettigini belirttim. Bu diyalektik
surec icerisinde “Turk” un hem ocu olabildigini hem de evrensel devleti
temsil ettigini Shaw ve Preto’ya atifta bulunarak yazdim. Osmanli
devleti’nin bazi Ronesans tarihcileri tarafindan ideolojik nedenlerle Bizans
imparatorlugunun devami olarak goruldugunu, hatta Fatih Sultan Mehmed’in
kendisine Kayser-i diyar-i Rum (Roma Imparatoru) adini verdigini belirttim.
Koprulu’ye gonderme yaparak Bizans imparatorlugu’nun kulturel mirasinin
Osmanli Imparatorlugu’na etkisini belirttim. Ote yandan Avrupa’da
olusturulan despot “Osmanli” imgesinin ardinda, Osmanli devlet sisteminde,
Avrupa’nin aksine, soylu bir sinifin bulunmamasina duyulan tepkinin
yattigini Preto’ya gonderme yaparak acikladim. XVIII yuzyildaki Aydinlanma
surecine karsin, ocu “Turk” imgesinin Avrupa’da egemen imge olmaya devam
ettigini ve bu imgenin XIX yuzyilda somurgeciligin soylemi Sarkiyatcilikla,
Avrupali romantik edebiyatcilarin amaclarina hizmet ettigini Parla’ya atifta
bulunarak belirttim. 1853 Kirim savasi ile Avrupa’li politikacilarin
ekonomik ve politik cikarlar nedeni ile geleneksel ocu “Turk” imgesini
yikmak istediklerini ama bunda basarili olamadiklarini, gunumuzde bile
ozellikle Aydinlanma doneminde goreli olarak ivme kazanan bilimsel
calismalarin urunu olan Turk imgesinin bu ocu imgesi ile catisma icinde
oldugunu Mandel’e dayanarak dile getirdim. Scognamillo’nun calismasindan
yararlanarak XX yuzyilda Bati sinemasinda “Turk” imgesinin nasil goreli
olarak evrildigini ama Turklerle ile ilgili gercekleri yansitmaktan cok uzak
oldugunu yazdim. Aydin’a atifta bulunarak Avrupa’daki XX yuzyil populer
“Turk” imgesinin Canakkale savasi, Cumhuriyet’in ilani, Turkiye’nin II.
Dunya savasinda tarafsiz kalmasi, Kibris askeri harekati, Turkiye’nin
NATO’ya uye olmasi ile nasil yakindan ilgili oldugunu ifade ettim. Kitle
iletisim araclarinda ve populer kultur urunlerinde, ornegin gazetelerde,
oykulerde, dergilerde, gezi rehberlerinde, konulu filmlerde Turklerin
Avrupalilar icin “digeri” olduklarini anlattim.
Ararat filminin imagolojik bir cozumlemesine Kuran-Burcoglu’nun “The
Implied Message of Ararat and its Intended Audience calismasini
ozetleyerek yer verdim. Guvenc’in “Turk Kimligi” kitabindan yararlanarak,
Turkleri yalniz kendi kulturunun kitle iletisim araclari ile taniyan bir
Avrupalinin modern bir Turkle karsilastiginda duydugu saskinligi ve
Turklerin Avrupalarin kendilerini yanlis tanimasina kizmak yerine
kendilerini dogru bir bicimde tanitmasi icin caba gostermesi gerektigini
belirttim. Turk’un “digeri” olmaktan cikmasinin ancak Avrupa tarafindan
kendisinden biri olarak kabul edilmesi ile mumkun olabilecegini ve bunun da
Avrupa’nin yararina olacagini cesitli bilim adamlarina, politikacilara,
yazarlara atifta bulnarak ifade ettim.
1.1.6. alt basliginda Avrupa kulturunde “Turk” imgesinin nasil manupule
edilmis bir olgunun urunu oldugunu gostermeye calistim. Bunun icin Jean Leon
Germe gibi orientalist ressamlarin eserlerinden, Hurrem sultan’in Fransiz
tarihcileri tarafindan Fransiz olarak gosterilmesinden, Avrupa’da
Iskenderiye Kutuphanesinin Turkler tarafindan yakildigi iddalarindan, Binbir
Gece Masallarindaki olaylarin Turklere de mal edilmesinden, Bizans
kaynaklarinin Turkleri kopek basli oldugu ve insane eti yedikleri
iddialarindan, Turk tarihinin Batili kaynaklarca carpitilmasindan, Hammer ve
Babinger gibi onemli Osmanli tarihcilerinin Turkleri su ya da bu sekilde
barbar olarak gormelerinden ornekler verdim. Inalcik’in Turkleri tanimamanin
Avrupalilar icin ayni zamanda kendilerini tam olarak tanimalarini
engelledigini belirttim. McCarthy’nin “Olum ve Surgun” adli calismasi ile
XIX yuzyildan Turkiye Cumhuriyeti’nin kurulusuna kadar Anadolu’da, Kirim’da,
Balkanlar’da ve Kafkaslar’da yasanan ve Turklerin ve diger muslumanlarin
kitlesel goclerine ve olumlerine neden olan olaylarin Turk tarihini manupule
eden Turklerle ilgili Avrupa tarih yazimini duzeltmeye yonelik bir caba
olarak bahsettim. Ermeni sorunu ile ilgili Avrupa’da yapilan tarih
calismalarin onemli bir kisminin manipulasyonlar icerdigini McCarthy, Yale,
Dumont, Georgeon, Ergener, Lewis ve Veistein gibi akademisyenlerin
calismalarina atifta bulunarak yer verdim. Turkler ile ilgili Avrupa’da son
bir manipulasyon ornegi icin ceviribilimin sozlu ceviribilim tarih
yazimindan yararlandim. Bowen, Kaufmann ve Kurz gibi onemli sozluceviribilim
tarihcelerine gore, Turkler yonetimleri altindaki halklara Islami ates ve
kilic ile kabul ettirmislerdir.
1.1.7. alt basliginda Italya’da “Turk” imgesine yer verdim. Imgenin tarihsel
gelisimini Preto ve Soykut gibi tarihcelere, Gurol gibi edebiyatcilarin
calismalarina dayanarak ortaya koymaya calistim. Istanbul’un fethinden/dusmesinden
1683 Viyana kusatmasina kadar asagi yukari her zaman olumsuz ve gercek disi
oldugunu belirttim. Bunun nedenlerini acikladim. Bu nedenlerin 1547’de
Reform hareketi ile degisiklikler gosterdigini anlattim. Aydinlanma
donemindeki bilimsel calismalar ile ilk defa olumlu ve gercekci bir “Turk”
imgesinin Italya’da gorulmeye baslandigini, ama ayni durumun Edebiyata
yansimadigini sirasiyla Soykut ve Gurol’a gonderme yaparak yazdim. Aydinlama
donemindeki yeni bilimsel “Turk” imgesinin XIX ve XX yuzyillarda Italyan
kulturunde “cevrede” kalarak “merkeze” yerlesemedigini, Grassi, Carretto,
Mandel, Astori ve Ansaldo’ya atiflarda bulunarak gostermeye calistim. Sonuc
olarak, Mandel’e gore gunumuzde de bir cok Italyan icn Turkler vahsidir,
kadinlarin irzina gecer, cocuklari kacirirlar, okuma-yazma bilmezler ve 40
tane kadinla evlenirler. Ansaldo ise Italyanlarin gozlerindeki capaklari
temizleyip Turkleri dogru bir bicimde tanimalari gerektigini dusunmektedir.
Astori ise Italyanlarin ne kadar medeni olduklarini ancak bu sekilde
gosterecebileceklerini idda etmektedir.
Problemin 1.1.8. alt basliginda Italya’daki “Turk” imgesinin nasil Turkiye
ile ilgili gerceklerin manupule edilerek olusturuldugunu gostermeyi
amacladim. Bu amacla Gurcaglara atifta bulunarak sanat tarihinden bazi
ornekler verdim.
Daha sonra tarihci Preto’nun ve edebiyatci Carretto ve De Pascalis’in
calismasindan yararlandim. Turk edebiyatbilimcisi Gurol’un ozellikle
somurgeci bir anlayisi ile Italyan edebiyatcilarini Turklerle ilgili
gercekleri nasil manipule ettiklerini yazdigini belirttim. Daha sonra
gunumuz Italya’sinda cagdas Turk kulturune iliskin bilgilerin hemen yok
denecek kadar az oldugunu gostermeye calistim. Ornegin Mandel verdigi ders
ve konferanslarda Turklerin Arap oldugu yargisiyla surekli karsilastigini
belirtmektedir. Yine kendisine Ibni Sina’nin ve Mevlana’nin arap ve fars
oldugu soylenmekte, kendisi ise bunu kabul etmemektedir. Pudioli, 1923 ile
1993 yillari arasinda basilmis ve Bologna’daki kutuphanelerde okuyuculara
sunulan Turkiye ile ilgili 342 kitap bulundugunu, bunlardan 59 tanesinin
Italyanca oldugunu ve bu 59 kitaptan 42’sinin 1950’den sonra basildigini
ogrenmemize olanak vermektedir. 1999 yilinda Italyadaki kitapcilarda 8 Turk
yazarinin kitabi bulunmaktadir. 2000 yilinda Italya’da yayinlanan Turk
mutfagi ile ilgili bir kitabin basligi “Arap Mutfagidir.” 1930 ile 2000
yillari arasinda Italya’daki sinema salonlarinda gosterilen Turk filmi
sayisi 19 dur. 2002 yilinda Italya’daki kitapcilarda Turkiye’deki felsefe
calismalari, Turk sinemasi, Turkiyedeki bale, opera, klasik muzik
calismalari, modern Turk resmi uzerine hic bir kitap bulunmamaktadir. 2002
yilinda Turk Tiyatrosu ile ilgili tek kitap 4 eser ile ilgili olup 1964
yilinda basilmistir. Turkiye hakkinda Turkler tarafindan yazilmis ya da
Turkceden cevrilmis hic bir Italyanca gezi rehberi bulunmamaktadir. 2003
yilinda Italya’daki kitapcilarda Turk dilini ogrenmek icin Italya’da
basilmis bir kitap bulunmamaktadir. Kesin olmamakla beraber bulunabilecek
tek kitap 1975’te basilmis ve Turkiye’den getirilen Asim Tanis’in Turkce
gramer kitabidir. Turkiye uzerine yazilan kapsamli bir kitabin (Porciatti,
1997) yazarinin Turkce bilip bilmedigi anlasilamaktadir, cunku yazari
Turkce’yi bilmedigini soylerken kitabi taktim eden akademisyen yazarin cok
iyi Turkce bildigini soylemektedir. Italyan basbakani D’alema’ya Turkce
yazilan bir mektuptaki bilgiler kimse Turkce gibi “zor” bir dili bilemedigi
icin aktarilamamistir (Ansaldo, 2002). 2004 yilinda Italyan
Universitelerinde Osmanlica okuyabilen Osmanli tarihi uzerine uzmanlasmis
bir tarihci bulunmamaktadir. Italya’da en cok taninan Turk sairi olan Nazim
Hikmet’in siirleri bir tek kelime Turkce bilmeyen ve Turk edebiyati hakkinda
hemen hic bir bilgiye sahip olmayan bir cevirmen tarafindan cevrilmistir
(Lussu, 1998). Italya’da Turkce-Italyanca dilleri arasinda egitim veren bir
mutercim-tercumanlik lisans, lisans ustu ve doktora programi
bulunmamaktadir.
Bu
verilere yer verdikten sonra Venedik Universitesi eski ogretim uyesi Asim
Tanis’in gunumuz Italya’sindaki cagdas Turkiye ile ilgili olumsuz ve gercek
disi imgenin yalnizca bilgisizlikten kaynaklanmadigini, ayni zamanda Turkiye
karsiti guruplarin kasitli ideolojik propagandalarinin da bu imgenin
olusmasinda cok onemli bir yer tuttugu gorusune yer verdim. Tanis’a gore
ilkokul’dan universite kitaplarina kadar her turlu kitapta Turkler ile
ilgili manupulasyonlar sozkonusu olmaktadir. Ote yandan Turkiye uzerine
arastirma yapmak isteyen bilim adami yok denecek kadar azdir ve var
olanlarin bir kismi da nesnel bilgi uretmekten uzaktir. Daha sonra, Tanis’in
bu tumel bilgisini dogrulayacak verilere yer verdim. Bir ilkokul kitabinda
(1984) Turkler kabadir, gayri medenidir, hosgorusuzdur ve fanatiktir.
Nitekim hristiyanlara ve yahudilere zulm ettikleri icin Hacli seferleri
baslamistir. Turklerin bu davranisi ayni zamanda Hristiyan Bati ile Musluman
Dogu arasindaki mukemmel iliskileri de bozmustur. Bir cogfraya kitabinda
Turkler Kibris’i isgal etmistir, ama Israil Filistin’i isgal etmemistir
(2000). Genel bir tarih kitabinda ise Turkiye’nin Ermeni “soykirimi” yaptigi
iddia edilmektedir (1999). Buna benzer gorusler Baska kitaplarda da (2003)
ifade edilmektedir. Bu goruslerdeki manupulasyonlari McCarthy, Timur, Weems,
Hale, Akcam, Berktay (Duzel’de) ve Soysal’a atifta bulunarak ortaya koymaya
calistim. Ermeni sorunun disinda, Turkiye’deki hapishanelerde meydana gelen
olaylarin da Italyan Televizyonu Rai 3 ile nasil manupule edildigini
gosterdim. Yine Italyan komunist ya da orta sol basininda Turkiye’deki Kurt
sorununun nasil carpitilarak okuyucuya aktarildigini anlatmaya calistim.
Bunun icin Cornell, Preto, Economist dergisi, Eksi, Soysal gibi bilimadami,
dergi ve gazetelerden yararlandim. P.K:K.’nin terorist faliyetlerinin
Italyan basininda yer almadigini merkez sol gazetesi Repubblica uzerine
yaptigim arastirmalar ile gosterdim. Buna karsin bu eylemlerin Ingiliz
basininda yer aldigini Guardian ve The Times gibi yayin organlarinda tarama
calismasi yaparak ortaya koydum. Repubblica gazetesinin P.K.K.’yi terorist
bir orgut olarak gormezken, Kiziltugaylar ya da Eta uyelerini terorist
olarak tanimlamasina dikkat cektim. Son olarak, Ingilizceden ya da Turkceden
Italyancya yapilan cevirilerde Kurt sorunu, Ermeni meselesi gibi konularda
kaynak metinlerin nasil manupule edildigini gostermeye calistim. Butun bu
manupulasyonlarin nedenlerini Mango, Usluata, Galle, Zurcher ve Roux’a
atiflarda bulunarak aciklmaya calistim.
1.1.9. alt basliginda Geceyarisi Ekspresi filminin nasil Turkler hakkinda
manupulasyonlar icerdigini anlattim. Film irkci bir film olmasina karsin
Italya’da Turk hapishanelerinin gerceklerini anlatan bir film olarak
algilandigini gostermeye calistim. 1.1.10. alt basliginda ise problemi
tanimladim. Neden Bati kulturunde “oteki” olan ve gerek tarih boyunca gerek
ise gunumuzde manipule edilen bir kulturun dili Turkce’den bir cok sozcuk
ozgun Ingilizce metin Geceyarasi Ekspresi’nde bulunmaktadir? Daha sonra
arastirmamin amacini ifade ettim. Geceyarisi Ekspresi kitabi salt bu
sozcuklerden olusan bir micro metin olarak dusunuldugunde, bu sozcukler
ingilizce orjinal metinde nasil bir “Turk” imgesinin olusmasina neden
olmaktadir? Bu sozcukler Italyancaya nasil cevrilmistir? Cevrilen Italyanca
metinde ortaya cikan “Turk” imgesi Ingilizcedekinden farkili midir?
Cevirmenin bu sozcukleri cevirmek icin kullandigi stratejilerin nedeni
nedir? Ardindan da arstirmanin onemini, varsayimlarini, sinirliliklarini
belirttim ve son olarak metodolojisine yer verdim.
Calismamin ikinci bolumunde verileri sundum. Bunlar, icinde bir ya da bir
den fazla Turkce sozcugun gectigi farkli uzunluklardaki 38 Ingilizce
cumleden ve bunlarin Italyancaya cevirilerinden olusmaktadir. Bu veriler
incelendikten sonra, Ingilizce metinde 104 sayfada yer alan 47 Turkce
sozcugun neden oldugu “Turk” imgelerini belirttim. Bunlar siklik sirasina
gore, Turklerin dunyasi siddet doludur; Turkler sigara icer; Turkler
muslumandir; Turkler kufurlu konusur; Turkler sis kebap yer, cay icer;
Turkler hastadir; Turkler pistir; ve Turkler az gelismistir. 47 sozcukten
44’unun aynen cevrildigini 3’unun ise manipulasyona ugradigini yazdim. Bu
manipulasyonlar sonunda Italyanca ceviride Ingilizce orjinal metinde olmayan
imgeler ortaya cikmistir: Turklere guvenilmez, Turkler kadin ve/veya
erkeklerle arkadan iliski kurarlar, Turkler kotudur ve acimasizca siddet
kullanirlar. Daha sonra bu verileri, Amerikan ve Italyan kulturleri acisinda
iki ayri altbaslikta yorumladim ve Manipulation School ceviri
yaklasimina dayanarak nedenlerini aciklamaya calistim. Amerikan kulturune
iliskin kisa ama kanitlara dayali yorumumda, Lippe’nin Amerika’da “Turk”
imgesine iliskin bir calismasindan yararlandim. Italyan kulturune iliskin
olarak ise cok daha kapsamli bir yorum yaptim ve bunun icin de cok sayida
arastirmaciya ve calismaya gondermede bulundum. Bu yorumlarin sonunda
Ingilizce metindeki Turkce sozcuklerin Italyancaya aynen cevrilmesinin
cevirmen acisindan Amerikan ve Italyan kulturlerindeki benzerlikten dolayi
bir zorluk teskil etmedigini, sozkonusu “Turk” imgelerinin Amerikan ve
Italyan toplumlarinda gorulmek istenen geleneksel imgeler oldugu ve bu
nedenle metinde yer aldiklari iddasina yer verdim. Italyanca cevirideki
Ingilizce orjinale gore olusan farkli imgelerin ise Avrupa’daki geleneksel
“Turk” imgesinin “fosillesmis fanatik” bir varyanti oldugu iddiasina yer
verdim. Orjinal ve ceviri metinlerindeki “Turk” imgelerinin Amerika’da ve
Italya’da kitabin satisini arttiran bir unsur oldugunu soyledim. Bu
iddialarimi ceviribilim literaturunde yerverilen kuramsal ve ampirik
calismalarla destekledim. Italya’daki “fosillesmis” varyant “Turk” imgesini
Amerika’dan farkli olarak Italyanlarla Turklerin tarihte yaptiklari
savaslar, Italya’nin Katolikligin merkezi olmasi ve bir zamanlar Avrupa’nin
en guclu komunist partisini olusturan Italyan komunist partisinin varligi
ile aciklamaya calistim. Bu denenceme (hipotezime) aciklik kazandirabilmek
icin Turklerin buyuk cogunlugunun su ya da bu sekilde musluman oldugu ve
Turkiye Cumhuriyeti’ndeki Kemalist ideolojinin antikomunist bir ozellik
gosterdigine dikkati cektim. Son soz olarak, Geceyarisi Ekspresi’nin
ingilizceden Italyancaya cevirisinde sozkonusu manipulasyonlarin kulturel
nedenlerden, esdeyisiyle tarihi, sosyal ve ideolojik kisitlamalardan ve
normlardan kaynaklandigini soyledim.
Verilerin tartisilmasinin son bolumunu (3.4.) Italya’daki “fosillesmis
fanatik” varyant “Turk” imgesinin bu ulkedeki “Hristiyanlik” ve komunizm ile
iliskisine iliskin denenceme ayirdim. Burada Ermeni meselesi, Kurt sorunu
gibi konulara ayrintili bir bicimde degindim. Bu konularin Italya’da “Turk”
imgesinin olusumuna ve algilanmasina nasil etkisi oldugunu gostermeye
calistim. Turkiye’nin bu sorunlarinin Turkiye karsiti bazi guc odaklari
tarafindan nasil kullanildigini belirttim. Bunu yaparken sozkonusu sorunlar
ile ilgili Turkiye Cumhuriyeti’nin yanlislarini dile getiren Soysal, Ergil
gibi cesitli akademisyenlerin calismalarina da yer verdim. Ozellikle de bu
yanlislarin nedenlerini Italyan okuyucuya gostermeye calistim. Son
olarak Italyanlarin Turkleri anlayabilmek icin Ataturk’un devrimlerini
anlamasi gerektigi gorusune yer verdim ve Ataturk’un neler yaptigini
olabildigince ayrintili bir bicimde anlatmaya, Ataturk’un Italyan solunun
bazi kesimlerinde nasil farkli yorumlandigini ve bunun nedenlerini
ortaya koymaya calistim.
Calismamin sonuc (4.) bolumunu imgebilim ve ceviribilim acisindan yazdim.
Ilk olarak, Italya’daki “Turk” imgesinin ister gercegi ister gercegi
yansitmasin Turklerin “oteki” olmaktan cikarilip bizden biri haline
getirilmesinin Italyanlarin Onbir eylul terorunden sonra daha guvenli
yasayabilmeleri; ticaret yaparak daha zenginlesebilmeleri; tarihte Roma
imparatorlugu gibi bir medeniyet imparatorlugu kurmus Osmanlilari dogru
taniyabilmeleri; modern Avrupa’da protestanligin, ulus devletlerin ve
kapitalizmin dogusunu, esdeyisiyle kendi tarihlerini, tam olarak
ogrenebilmeleri; Dogu Avrupa’da mesrutiyetin ve ilk parlamentonun dogusunu
icsellestirebilmeleri; muslumanligin dindeki hosgorulu yuzunu gorebilmeleri;
klasik bati muziginin onemli bazi eserlerini ve enstrumanlarini daha iyi
anlayabilmeleri; cok kulturlu bir toplumun XX. yuzyilin basinda Turklugu,
Muslumanligi ve Batililigin iceren felsefi bir sentez yaptiklarini toplumca
fark edebilmeleri; mehter muziginin etkisiyle bestelenmis Avrupa Birligi
marsindan bilincli bir bicimde gurur duyabilmeleri; musluman ulkelerle daha
demokratik iliskiler kurabilmek ve kendilerini bir “oteki” yaratmaksizin
tanimlayabilme utopyasina katkida bulunabilmek icin kendi yararlarina
oldugunu ifade ettim. Bunu gerceklestirmenin felsefi alt yapisinin Hume’un
Kant’i “dogmatik uykusundan uyandiran” ilkesi ile olusturulabilecegini
savundum: “dun gunesin dogmasi yarin da dogacagi anlamina gelmez.”
Esdeyisiyle, Turkler ile Italyanlar arasinda gecmisteki savaslar, dinsel ve
ideolojik ayriliklar yarin Italyanlarla Turklerin ekonomik, siyasi,
sanatsal, dusunsel ve bilimsel alanlarda isbirligi yapmalarini engellemez.
Bu ilkenin gerceklestirilebilmesi icin cesitli cozum onerilerinde bulundum.
Ilk olarak Italyan ve Turk tarihcilerinin bir araya gelerek tarihteki
Italyan-Turk iliskilerini yazmalari gerektigini ve bu yazilacak yeni ortak
tarihin her iki ulkede ilkokullardan universiteye kadar okutulmasi
gerektigini belirttim. Italya’da Turklerin daha iyi taninabilmesi icin
Turkceden ve Ingilizceden Italyancaya bazi cevirilerin yapilmasinin yararli
olacagini soyledim. Son olarak, butun bunlarin yapilabilmesi icin
Italya’daki en azindan bir universite’de Turkce mutercim-tercumanlik
bolumunun acilmasinin onemine dikkat cektim. Cevribilim ile ilgili olarak
ise Italyan ceviribilimcileri ve diger bilim adamlarini calisma alanlarini
bati/dogu dilleri, kulturleri diye ayirmaksizin Turk dili ve kulturu ile
arastirma yapmaya cagirdim. Alatli’ya atifta bulunarak Hristiyan Bati
Musluman Dogu ayriminin felsefi temellerden yoksun oldugu iddiasina yer
verdim.
Calismamin daha sonraki bolumlerinde yaklasik 20 sayfalik bir kaynakcaya ve
50 sayfalik ekler bolumune yer verdim. Bunun disinda her bolumun sonunda
Italyan okuyucuyu okuduklarini daha iyi anlayip icsellestirmesine bir
sekilde katkida bulunabilmek icin notlara koydum. Bunlardan basilari
sunladir: Carles Darvin’e gore, Evrim Kurami’nin dogal ayiklanma mekanizmasi
Turkler gibi asagi irklarin yeryuzunden silinmesini saglayarak insanliga
hizmet etmektedir; Bati Trakya’daki Turklerin ugradigi ayrimcilik
politikalari; Arart filmi dolayisiyla Italyan basininda Ermeni soykirimi
tezine iliskin cikan tek tarafli bazi haberler; Ermeni soykirimi tezini
reddeden bazi Bati’li bilimadamlarinin Akademik dunyada karsilastiklari
zorluklar, baskilar, yildirmalar; Turk kulturunde kufur edebiyati; XV, XVI
yuzyil Italyan edebiyatinda Turklerin hayvan olduguna iliskin goruslerden
bazi ornekler; Chalcondiles ve Dukas gibi bazi Bizans tarihcilerinin Osmanli
padisahlarini oven calismalarindan ornekler; Hristiyan misyonerlerin
Internette yaptiklari fanatik bir propaganda: Turkler Hristiyanlardan nefret
etmektedirler cunku Hristiyan olmayi kabul etmemektedirler; Yakin zamanlarda
Bolgna Universitesi’nin Ankara Universitesi ile yaptigi Anadolu ile ilgili
antropolojik bir calismadan bilgiler; Italyancadan Turkceye yapilan
cevirilerden ornekler; Turkiye’de gosterilen bazi Italyan filmlerinden
ornekler; Turkiye’de opera ile ilgili bilgiler; Uluslararasi une sahip Turk
muzik sanatcilarindan ornekler; 2000-2001 yili Istanbul Devlet Opera ve
Balesi’nin programi; Turklerin Klasik Bati Muzigine etkilerine iliskin
bilgiler; Turkiye’de Italyan dili ve kulturune olan ilgiye iliskin bilgiler;
Turkceden Italyancaya yapilan bir cevriri hakkinda bilgiler; Turkiye’deki
sozlu ceviribilim soylemine iliskin bilgiler; McCarthy’nin Ermeni
“soykirimi”nda Teskilat-i Mahsusa’nin rol oynadigina iliskin iddialara
itrazi; Ermeni oldugunu idda eden bir kisinin Interdetteki bir Ermeni
sitesinde Ermeni “soykirimi” iddalarina (kendini Turklerin yerine koyarak)
ortaya koydugu elestirel gorusler; Italyan basininda Turk ordusuna iliskin
karalayici haberlerden ornekler; Fransiz filozofu Montaigne’nin Osmanli
ordusunun disipin ve duzenine iliskin olumlu gorusleri; Turk ordusunun
islevi ve Bati’daki ordulardan bu acidan farkina iliskin Kongar; Cornell ve
Henze gibi bilim adamlarinin bilimsel calismalarindan bilgiler; Osmanli
tarihi uzerine doktora yapmis bir Italyan’in komunist gazetesi il
Manifesto’da Kemalistler ile ilgili cikan bir makaledeki polemik goruslere
karsi yazdigi elestirel yazi ve bu yazinin gazete tarafindan yayinlanmadigi
iddasina iliskin bilgiler; Turkiye’de Kurtler’in irkci bir bicimde
ayrimciliga tabi tutulmadiklarini, ulkedeki sorunun buyuk oranda P.K.K.’ya
karsi verilen mucadeledeki insan haklari ihlalinden kaynaklandigini one
suren Hale’in goruslerinden bazi bolumler; Osmanli doneminde korsan Italyan
gemileri tarafindan Osmanli gemilerine yapilan saldirilar ve bu saldirilarda
Turk kadin ve cocuklarinin hunharca oldurulmesine iliskin yakin zamanda
yayinlanan Italyan kaynaklarinca verilen bilgiler; Istanbul’un fethi/dusmesi
ile Turkler’in Galata’da yaptiklari Venediklilerce idda edilen vahsetin
dogru olmadigina iliskin Italyan kaynaklarinca verilen bilgiler; IV. Murat
operasi araciligi ile Kurt sorununda Turkiye Cumhuriyeti’nin yaptigi
hatalari anlamaya yonelik bir yorum denemesi ve bu hatalarin nedenlerinin
Roma Imparatorlugunda oldugu gibi evrensel ozellikler gostermesine iliskin
dusuncelerim: IV. Murat’in sair Nef’iye soyledikleri: “sair, bunlar onlemdir
onlem. Eger sen dunyayi yutup sindirmezsen, dunya seni yutar ve sindirir”;
gostergebilimci Tahsin Yucel’in Italya ile iliskin bir olgunun Italyan ve
Turk bilim adamlari tarafindan nasil farkli algilandigina iliskin anilari;
Turkiye’de uretilen felsefe calismalari uzerine ilk defa yapildigi
dusunulurse kapsamli denebilecek bir kaynakca.
Yahoo-Italyadakitürkler - 09.01.2005
|